Yağmur yağıyordu, hava acımasız bir kişiliğe bürünmüştü ve insanlar bu acımasız kişiden kaçmak için herhangi bir bara ya da kafeye sığınıyordu; oralara giremeyenler de ıslanmamak için telefon kulübelerine ya da evlerin altına kaçışıyordu.Şehrin altyapısı güzel olmakla birlikte yine de yollar ıslaktı ve arabanın biri geçerken, tekerlerinden biri yoldaki boşluğa geldi ve o sırada araba ile sıfır derece yakınlıkta olan adama çukurdaki bütün suyu savurdu; adam da umursamaz şekilde yoluna devam eden arabanın arkasından bağırmaya başladı:
"Lanet pislik!Senin gibilerin kıçını o koltuğa oturtmamalı!"
üstü başı ıslanmıştı, ama hissettiği öfkeden dolayı ıslak elbiseleri bile kururdu; ateş saçan gözleriyle etrafa bakmadan yoluna devam eden James Gordon için sıradan bir gündü ama lanet bir otomobilin üstünü ıslatması, onun sabah sabah sinirlenmesine yol açmıştı.
Ofisine gitmek için adımlarını hızlandıran James, kısa süre sonra departmana girdiğinde kendisine gelen günaydın seslerine aldırmadan başını hızlı hızlı salladı ve ofisine girdi; birkaç dosya inceledi ve odasının kapısının çaldığını görünce sert bir sesle, gelen kişiye girmesini söyledi; gelen adam telaşlıydı ve ona bir kağıt uzattıktan sonra selam vererek dışarı çıktı; James kağıdı okurken kaşları daha da çatık hale geliyordu ve kağıdı okumayı bitirdiğinde, yıldırım hızıyla odasından dışarıya çıktı.